Yıllar önce Ankara Hayvanat Bahçesi’nde bir fil görmüştüm. O koca fili tutan ne zincir vardı ne de pranga. Sadece çevresine küçük çiviler çakılmıştı. Fil o çivileri aşamadığı için, hiçbir yere hareket edemiyordu. Bu yazı onun üzerine yazılmıştır.

 

Filin farkında olmadığı darbeler, ceylanı öldürür.

Ceylanı ürküten darbeler de bülbülü...

Fizik bu olguyu “kırılma İndisi” olarak açıklar.

Her maddenin bir kırılma indisi vardır der fizik. Maddeyi oluşturan atomların yapısı ve fiziksel ve kimyasal koşullar kırılma indisini etkiler.

Yaş bir tahtanın, kuru bir tahtaya oranla daha zor kırılması gibi...

Atalarımız “Ağaç yaş iken eğilir” derken, ağacın eğilmesini anlatmak istemişlerdir, kırılmasını değil.

Eğilme sorunu, kırılma sorunundan çok ama çok farklıdır.

Aralarında siyah ve beyaz kadar fark vardır.

Totaliter rejimler eğilme temeli üzerine oturmuştur. Bunu tarihi yeni değil; erdemlerine saygı duyulması istenen Konfüçyüs“Büyüklerin erdemi rüzgâra, küçüklerin erdemi otlara benzer; üzerinden rüzgâr geçen otlar eğilir.”

Bilimsel olarak doğrudur, rüzgâr geçerse otlar eğilir. Ama rüzgârın eğdiği bir çiviye rastlamadım. Hatta rüzgârın yıkıcı etkisini önlemek için yapılan bentler için çivi kullanılır.

Bir darbe otun yaşamını sona erdirip onu toprağa yapıştırırken aynı darbeyi yiyen çivi yerinde sağlamlaşır. Artık onu oradan söküp atmak güçleşir.

Sorun neyin karşısında ot, neyin karşısında çivi olabileceğinin saptanmasındadır.

(…)

İtalya’nın Libya işgaline karşı kurtuluş savaşı veren Ömer Muhtar, sonunda kasap General Graziani tarafından yakalanıp Roma’ya götürülür. Zincire vurulmuş Ömer Muhtar zincire vurulmuştur. General Grazianı muzaffer bir komutan edası ile karşısına geçip, cebinden çıkardığı İtalyan parasını göstererek;

“Artık Libya’da bu paralar kullanılıyor. Neyin savaşını veriyorsun?” der. Ömer Muhtar;

“O ve onun gibi paralardan çok var. Hepsi de Libya çöllerinde gömülü” demiştir.

Mezopotamya ve Anadolu kendi çocuklarına aittir.

Bana, sana, ona, bizlere, çocuklarımıza, torunlarımıza aittir.

Ne diyorduk, eğer ot isen, en küçük rüzgârda eğilirsin. Çarpışan fillerin altında yok olur gidersin. Ama eğer çiviysen...

Ankara hayvanat bahçesinde görmüştüm. Filin hareket alanını kısıtlamak için çevresine bir dizi çivi çakılmıştı.

Ne de olsa filler çekirge gibi sıçrayamaz.